SERENA WILLIAMS
Serena Williams’ın yüzünde bir gülümseme vardı belki ama Angelique Kerber’i yenip Wimbledon’ı yedinci kez kazanmasının ardından yumruğunu kaldırması John Carlos’un 1968 Olimpiyat Oyunları’ndaki siyah güç selamını anımsatıyordu. Siyah Twitter kullanıcılarının dikkatinden kaçmadı bu. Steffi Graf’ın açık dönemde en fazla Grand Slam kazanma rekorunu egale etmişti ve eline geçen bu şansı siyahlara destek vermek için kullandı.
Siyahların gurur duyduğu bir insan olduğu kadar Williams siyah genç kızlar için de bir rol modeli. Onun bu kadar görünür olması Londra, Bristol, Manchester ve Nottingham sokaklarında ‘Black Lives Matter’ eylemlerinin olduğu dönemde çok önemli. Aynı zamanda da dünya genelinde siyahların gördüğü kötü muameleye karşı bir farkındalık yaratıyor. (Sarah Reed ve gözaltında ölen 1558 insan bunun kanıtı. Siyahlar nüfusun Britanya’da nüfusun %14’ünü oluştursa da 500’den fazla hayatını kaybeden siyah var.)
Black Lives Matter’a açıkça desteğini veriyor Williams ve WTA’in erkeklerle eşit para ödülü kampanyasının da destekçisi olan bir feminist. Ve tabii Beyonce’nin Lemonade videosundaki performansını da unutmamak lazım. Beyonce de Wimbledon finalinde Williams’ın box’unda Vogue editörü Anna Wintour’un yerini almıştı.
Williams, bazı insanlar tarafından bir sporcuya göre “şişman” bir vücuda sahip ve bu benim kişisel olarak yakınlık duyabildiğim bir şey. Ergenlik dönmelerimde kalçalarımın büyüklüğünden ve kollarımın kaslı olmasından nefret ediyordum ama Williams’ın sosyal medyada yapılan “erkek gibi,” “dopingli” ve “fahişe” gibi çirkin yorumlara karşı duruşu benim için çok önemliydi. Bu sayede ben de kendi vücudumla ilgili takıntılardan kurtuldum ve vücuduyla gurur duyan bir insan oldum.
Koyu tenli çoğu kadın arkadaşımdan da biliyorum ki Williams’ın başarıları ırkçılığa karşı mücadele için sembolik bir anlam ifade ediyor.
“Ben hayatım boyunca böyleydim. Kendimi böyle kabul ediyorum ve görünüşümü çok seviyorum. Tam bir kadın olduğum için mutluyum; güçlüyüm, kuvvetliyim ve aynı zamanda da güzelim. Böyle olmaması için de hiçbir sebep yok.” 2015’te Good Morning America’daki bir röportajında bunları söylüyordu Williams.
JK Rowling gibi ünlü insanların da desteği arkasında. Rowling, Williams için “Erkek gibi bir vücudu var” diyen bir Twitter kullanıcısına “Evet, benim kocam da elbise giyince öyle görünüyor. Geri zekalısın.” yazarak cevap verdi.
Ve tabii tenis kortundaki performansı da var… Genç kızlığından bugüne kadar bu spora fiziksel ve zihinsel bir şekilde adanmış durumda. Trans World Sport’un 1992’de yayınlanan bir bölümünde Venus ve Serena’yı henüz küçük bir çocukken görmek mümkün. Birbirinin aynı kocaman gülümsemeler, örgülü saçlar… “Tenis oyuncusu olsanız kimin gibi olmak istersiniz?” sorusuna 11 yaşındaki Serena’nın cevabı şuydu: “Başkalarının benim gibi olmasını istiyorum.” Babaları ve o zamanki koçları Venus’ün bir şampiyon olmak için her şeye sahip olduğunu söylüyordu. Serena için ise “Açılı vuruşlarda gördüğüm her kadından, hatta her erkekten daha iyi ve muhtemelen Venüs’den daha iyi bir oyuncu olacak.” diyordu. Babasının inancı Serena’nın özgüvenini kazanmasında önemli etkendi. Williams son birkaç senedir bu özgüveni bütün genç kadınlara aşılamaya çalışıyor.
Geçtiğimiz yıl bu hedefinde ilerlemeye devam ettiğine ben de şahit oldum. O dönem 23 yaşında olan Heather Watson karşı maçı 6-2, 4-6, 7-5’lik setlerle maçı kazandı ama sonrasında o maçın Wimbledon merkez kortunda oynadığı en zor maçlardan biri olduğunu ve genç oyuncunun ilk 20’ye hatta daha yukarıya ulaşabileceğini söyledi. Williams’ı idolü olarak gören Watson, bu sene Wimbledon’da çiftler zaferine ulaştı. Williams’ın onun hakkında 2015 söylediklerinin Watson’ın bu sene elde ettiği başarıyla bir bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Tıpkı Watson gibi bizim de Serena Williams’da öğreneceğimiz çok şey var.
Kaynak
Sembol, Socrates Dergisi