NOVAK DJOKOVIC
Henüz 6 yaşındayken Pete Sampras’ın görkemli Wimbledon şampiyonluğunun etkisiyle onun izinden gitmeye karar veren Novak Djokoviç, yaşadığı coğrafya nedeniyle sınırlı imkanlara sahip olmasına rağmen kendine büyük bir söz verir; Wimbledon’u kazanmak ve dünyanın bir numarası olmak…
Zorlu hayat koşullarını görmezden gelerek, azimle çalışan tenis aşığı genç bir adam, 2011 yılındaki Wimbledon Kupası’nı alıp dünyanın bir numaralı tenisçisi olma yolunda dev bir adım attı. O gün başlayan yolculuğu onu her zaman daha yükseğe, en yükseğe taşıdı.
İnsan Performansının Zirvesi
Novak Djokoviç, tenis dünyasında işte bunu başardı. Hangi alanda olursa olsun çok az sayıda seçilmiş kişi bu seviyeye ulaşabiliyor. Ayrıca bunu yapabilmek için yetenek, cesaret ve kararlılığın en üst seviyesinde olmak gerekiyor.
22 Mayıs 1987 yılında doğan Djokoviç, tenis tarihindeki saygın konumuna ulaşabilmek için pek çok zorluğun üstesinden geldi. Tenisin neredeyse bilinmediği Sırbistan’da antrenman yapmayı başardı. Kosova Savaşı sırasında, doğduğu şehir Belgrad kuşatma altındayken ve ailesi aylarca bomba sığında kalırken o, zorlu antrenman programını sürdürdü.
2000’li yılların başından itibaren adını uluslararası arenada duyurmaya başlayan Djokoviç; 2008, 2011, 2012, 2013, 2015, 2016, 2019 ve 2020 Avustralya Açık; 2011 ve 2015 Amerika Açık; 2011, 2014, 2015, 2018 ve 2019 Wimbledon, 2016 Fransa Açık tenis turnuvalarında şampiyonluklar elde etti. Grand Slam kazanan ilk Sırp tenisçi olan Djokoviç, 2007 yılında, formunun zirvesindeyken Federer’i yenebilen birkaç tenisçiden biri olmayı başardı.
Ayrıca Novak Djokoviç, 2008 Yaz Olimpiyat Oyunları'nda Amerikan James Blake'i 2-0 yenerek bronz madalyanın sahibi olmuştur. 2007 yılı onun için bir yükseliş yılı sayılabilir. En büyük atılımını Amerika Açık Tenis turnuvasındaki ikinciliğiyle yapmıştır. Bunun dışında 2007 yılında Roland Garros ve Wimbledon turnuvalarında yükseldiği yarı finaller onu ne kadar yetenekli bir tenisçi olduğunu göstermektedir.
Nitekim bu yarı finaller, finalde Rafael Nadal'ı 3-1 lik skorla mağlup ederek 2011 Wimbledon Şampiyonluğuna ulaşmasının ilk göstergeleri olarak kabul edilebilir. 2008 yılında Avustralya Açıknı Jo-Wilfred Tsonga'yı 4 sete yenerek kazanmıştır (Turnuva boyunca sadece bir set vermiştir). Böylece Grand Slam kazanan ilk sırp tenisçi olmuştur. Bundan sonra Indian Wells turnuvasını yine Sırp Ana Ivanovic ile kazanmıştır. 2008 yılında Roland Garros yarı finalinde Rafael Nadal'a ve Wimbledon 2. turunda Marat Safin'e 3-0 yenilerek taraftarlarını bir form düşüklüğü konusunda şüphelendirmiştir. Fakat 2008 Yaz Olimpiyat Oyunlarında James Blake'i sert kortta 2-0 yenince sert kortta ne kadar uzman olduğunu göstermiş ve taraftarlarını 2008 Amerika Açık Tenis Turnuvası'nda başarılı olacağı konusunda umutlandırmıştır.
Novak Djokoviç, 2009 sezonuna Brisbane International turnuvasında, 1. turda aldığı Ernests Gulbis mağlubiyetiyle başladı. Sonra katıldığı Sydney turnuvasında yarı finale kadar yükselmiş fakat bu turda da Jarkko Nieminen'e yenildi. Avustralya Açık 2009 Turnuvasında ise çeyrek finale kadar 2 set vererek geldi. Fakat çeyrek finalde Andy Roddick ile yaptığı maçta geçirdiği kramplat ve onu aşırı derecede rahatsız eden sıcak yüzünden 2-1 gerideyken (setlerde) maçtan çekildi.
Uzun bir süre kaybetmeden 43 maç kazanan Djokoviç, Guillermo Vilas'ın 46 maçlık seri ve John McEnroe'ya ait 42 maçlık sezona en iyi başlangıç rekorlarına yaklaşmıştı fakat Roland Garros Turnuvası yarı finalinde dünya 3 numarası ve en çok Grand Slam (tenis) kazanan efsane Roger Federer'e 3-1 kaybederek 44. maçında kaybetti. Daha sonra dünya 1 numarası olan Djokoviç, 2012 Wimbledon'da yarı finalde Roger Federer'e kaybedene kadar 1. numarada kalmayı başarmış, Federer'e yenildikten sonra 2. sıraya gerilemiş ve tekrar 1. numaraya yükseldi.
2016’da Fransa Açık’ı kazandığında asıl sorulan Djokoviç’in, Federer’in Grand Slam rekorunu - o zamanlar 17’ydi - kırıp kıramayacağı değil de bunu ne kadar hızlı yapabileceğiydi.
Sonra galibiyetler bir anda durdu. Paris’teki zaferinden bir ay sonra, Wimbledon tarihindeki en büyük hayal kırıklığı ile Amerikalı Sam Querrey’e üçüncü turda elendi. Beş hafta sonra, Juan Martin del Potro onu Rio Olimpiyatları’nın ilk turunda eledi ve Djokoviç kortu göz yaşlarıyla terk etti. “Olimpiyat oyunlarındaki kalp kıran yenilgi beni çok incitti ve o, büyük ihtimalle depoda kalan her şeyi harcadığım yerdi.”
Güçlü bir şekilde favori gösterildiği Amerika Açık’ta finale ulaşacak kadar toparlandı. Ama finalde Stan Wawrinka, onu adeta kortun etrafında gezdirdi. Topa öyle bir vurdu ki raket Djokoviç’in elinden uçtu. En çarpıcı olan ise Djokoviç’in dördüncü sette nasıl uysalca yenildiğiydi; kayıp ve mağlup gözüküyordu. Bu, gelecek şeylerin habercisiydi. Sonraki 23 ayda Djokoviç sadece iki turnuva kazanacak ve bir büyük turnuvada çeyrek finalden ötesini göremeyecekti.
Toronto’da Djokoviç, Wawrinka maçı dördüncü sete gittiğinde, her zaman ortaya koyduğu mental gücü bu kez koyamadığını söylüyor. “Bunları yeniden mi yaşamak zorundayım?” der gibi hissediyordum.”
“Duygusal olarak bir duvara çarpmıştım” diyor. “Zamanında dört slam birden kazanmaktan, 1 numara ve kariyerimin zirvesinde olmaktan dolayı tatmin olduğum kadar bitkindim de.”
O durumdan kendi oyununu oynayarak çıkmayı denedi. “Seni temin ederim ki normalden bile daha sert antrenman yapıyordum” diyor, ama bu bir hataydı. “İçimde bir mücadele vardı. Eski benliğim beni ileriye itiyor, her şeyi unutturuyordu. Profesyonel bir sporcu olarak, o karaktere ve çabuk iyileşme gücüne ihtiyacınız var. Ama aynı zamanda, doğru yönlendirilmesi gereken ama doğru yönlendirilemeyen bir şey vardı.” Geriye dönüp baktığında, 2016 sezonunu Wawrinka yenilgisinden sonra bitirmesi gerektiğini söylüyor.
Tennis Channel yorumcusu Mary Carillo’ya göre, kulağa paradoksal gelse bile Djokoviç’i o sürekli düşüşe sokan şey Fransa Açık’taki nihai zaferdi. Paris’te kazanmak sadece özgeçmişindeki eksik satırı doldurmakla ilgili değildi, çocukluğunda koçluğunu yapan Jelena Genciç’in de ölmeden önceki son arzusunun Djokoviç’in Roland Garros şampiyonu olmasını istemesi de önemli bir faktördü. “Sonunda Fransa Açık’ı kazanabildiği zaman” diyor Carillo. “Bu, kaderini yerine getirmek anlamına geliyordu. Bir noktada çevrene bakıyor ve diyorsun ki, ‘Tamam, hayal ettiğim her şeyi başardım.’ Tükenmiş olmasının yanı sıra rahat hissetmiş olmalı.”
Korttaki performansı geriledikçe, kort dışındaki hayatı da dikkatli incelemeye tabi tutuldu. Özellikle Querrey yenilgisinden sonra kişisel sorunların üstüne yük olduğu hakkındaki itirafıyla kısmen körüklenen aile içi geçimsizlik söylentileri vardı. BBC ve ESPN analisti John McEnroe’nun, geçen seneki Wimbledon sırasında canlı yayında Djokoviç’in Tiger Woods’a benzediğini söylemesi de hiç yardımcı olmadı.
Bir entrika kaynağı da Djokoviç’in, Marbella’da “Sevgi ve Barış Tenis Okulu” adında bir akademi işleten, koç ve ruhsal danışman Pepe Imaz ile olan ilişkisiydi. Telekinezi ve telepatiye inanan ve antrenman metotları uzun grup sarılmalarını içeren Imaz, 2016 Amerika Açık boyunca Djokovic’in locasındaydı. Imaz’ın Djokoviç’i gereksiz düzeyde etki altında bıraktığı konuşulurken, turnuvada locada olması da bu konudaki şüpheleri artırdı. Altı ana turnuvada ona koçluk yapan Boris Becker, uzun dönem koçu Marian Vajda ve Agassi dahil birçok koçu tabiri caizse elinden geçirdi.
Djokoviç endişeli gözüküyordu. 2017 sezonunu yarıda bıraktıktan sonra şubat ayında dirseğinden ameliyat olmaya karar verdi. Neredeyse bir ay sonra Indian Wells ile kortlara geri dönmüştü ama elemelerden gelen Taro Daniel’le elenip sadece bir maç görebildi. Zayıf gözüken Djokoviç üçüncü sette çözülünce medya merkezini bir cenaze havası kapladı. Daniel de herkes gibi afallamıştı ve muhabirlere “Benim bildiğim Djokoviç televizyonda gördüğüm Djokoviç gibidir ve asla top kaçırmaz. Bugün, bariz bir şekilde birçok top kaçırıyordu.”
Djokoviç’in çırpınışı, iki hafta sonra Miami’deki ilk maçında dünya 47 numarası olan Benoit Paire’ye yenilince de devam etti. “Özellikle Miami’deki maç oldukça moral bozucuydu çünkü sanırım kariyerime başladığımdan beri o şekilde hissetmedim.” diyor Djokoviç. “Çaresiz hissettim.”
“Çaresiz”, birinin son zamanların Djokoviç’ini tanımlamak için pek de kullanacağı bir kelime değil.
Amerika Açık’tan bir hafta önce Djokoviç, Cincinnati’deki Western & Eastern Açık’ta mucizevi bir şekilde yağmursuz olan bir öğleden sonra kendini finalde Federer’e karşı buldu. Yeniden. Orada beş kez ikincilik performansı sergilemişti, bunların üçü Federer’e karşıydı. Fakat bu sefer, Djokoviç durdurulamazdı. Eski rakibini sürekli denge dışında tutmak için ölümcül derinlik ve açılar kullanarak neredeyse kusursuz bir performans ortaya koydu ve ilk Cincinnati kupası için Federer’i iki sette yendi.
Bana, “Doğru bir zamanda, muhtemelen tenis raketi tutmuş en mükemmel oyuncu olarak görülen kişiye karşı geldi” dedi maçtan hemen sonra. “Beş kez final oynayıp son engeli her seferinde aşmayı başaramamak - bu, başarıyı daha özel yapan şey.”
Aynı zamanda Wimbledon’ın şans eseri olmadığını kanıtladı; Indian Wells’te kortu sarstıktan beş ay sonra Novak Djokoviç, Amerika Açık’a yenilmesi gereken adam olarak geldi.
Zirve formuna dönüşünde birçok faktöre kredi verildi. Özellikle dirseği iyileşti. Federer’in de cuma günü New York’taki basın toplantısında bahsettiği gibi, sakatlık Djokoviç’in oyununu sezonun ilk zamanlarında aksatıyordu. “Novak için, bu bir koldan daha fazlasıydı” dedi Federer. “Geri geldiğinde, henüz tam hazır değildi. Servisi tam olarak çalışmıyordu, vurmuyordu. Ama Wimbledon’ı kazanarak ne kadar harika olduğunu gösterdi.” Djokoviç, ona gençliğinden beri koçluk yapan ve bütün 13 Grand Slam’inde yanında olan Vajda ile de tekrardan bir araya geldi. Fakat Djokoviç, antrenmanını veya stratejisini değiştirmediğini söylüyor. “Asıl soru, maçları oynama ve sabırlı olmaktı.”
Djokoviç’in düşüşle başa çıkarken düzenli olarak konuştuğu yakın arkadaşına göre Djokoviç, korttaki kötü sonuçlardan dolayı sinirli olsa bile ruhsal olarak karanlık bir durumda değildi. “Gerçekten ilginç bulduğum şey onun kötü bir durumda olmadığıydı” diyor Uehling. “Oldukça neşeliydi. Yeni bir çocuğu olmuştu. Hayatı farklı bir şekilde yaşıyordu. Depresif bir tarafı yoktu.”
Aile ve babalık, Djokoviç’e en kötü anlarda bile koruduğu yeni bir perspektif verdi. “Teniste iyi değilken bir tarafım bunu beğenmiyordu ama hala çok mutluydum çünkü hayatımda beni tatmin eden birçok şeye sahiptim.” diyor.
“Çocuklardan öğrenebileceğimiz çok şey var. Bu gerçekten inanılmaz. Eşim ve ben, çocuklarımıza küçük ustalarımız diyoruz. Çünkü onlar tamamıyla ânı yaşamayı becerebiliyorlar ve gerçekleşen şeylerden sonra hayata devam edebiliyorlar.”
Yeniden kazanabildiği için memnun olduğu kadar galibiyetlerin ailesini geride bırakmayı daha kolay yapmadığını da söylüyor. Toronto’ya uçmak için İspanya’daki aile tatilini yarıda bırakmasını kastederek, “İtiraf etmeliyim ki şimdi onlardan ayrılmak benim için çok zordu” diyor. “Ayrıldığımda, sabahın erken bir saatiydi ve hepsi uyuyordu – yatağın yanındaki masada eşime ve çocuklarıma onları ne kadar özlediğimi ve sevdiğimi söylediğim bir not bıraktım. Fakat aynı zamanda, onların tam desteğine sahibim.”
Evliliğinde ne kadar sorunlar yaşanmış olsa da Djokoviç eşinden onu överek bahsediyor. Gayretini yeniden kazanmasına yardım etmede etkili olduğu konusunda hakkını veriyor. “Derinlere gitmeyi ve her şeyi detaylıca analiz etmeyi sever” diyor. “Günlük yazmayı sever ve bana da aynısını yaptırır. İkimiz hakkında, spesifik olarak benim hakkımda, birçok şeyi ortaya çıkaran bir sürü derin sohbetimiz oldu. Olan biten her şeyle ilgili duygu ve hislerimi tanımlamama ve büyük resmi anlamama yardımcı oldu.”
O, büyük resmin bir kısmının, elit bir atlet olarak etki alanını sosyal değişimi savunacak şekilde nasıl kullanabileceği üzerine düşünmek olduğundan bahsediyor. Bir rol model için uzaklara bakmasına gerek yok. “Serena Williams harika bir ilham kaynağı, geri dönmek, doğum yaptıktan kısa süre sonra Wimbledon’da final oynamak… Bunun hakkında konuşmayı sürdürüyor, ve sürdürmeli de” diyor. Kendi tarafında, okul öncesi eğitim ve sağlık için mücadele etmek istiyor. İkincisi, Belgrad merkezli vakfının odak noktası. “Dünyanın okul öncesi eğitime oldukça dikkat etmediğini düşünüyorum ve o yıllar, insan beyninin en hızlı geliştiği zamanlar olduğundan dolayı çok önemli” diye bahsediyor. “Sırbıstan’daki en mühim problemlerden biri bu. Çocukların yüzde ellisinden fazlası okul öncesi kurumlara gitmiyor.”
Aileyi ve işi dengede tutmak konusunda da Serena onun esin kaynağı. “İkisini de yapabilmenin mümkün olduğu hakkında insanlara ilham veriyor. Aslında tam doğuma girmeden önce mesajlaşıyorduk ve bizde olan bitenleri paylaşma konusunda çok kibar, sevgi dolu ve arkadaş canlısıydı. Daha derin bir seviyede dostluğumuzun olduğunu hissettim.”
Djokoviç’in korttaki yenilenmiş halini besleyen şey, kort dışındaki o anlamın derin seviyesi gibi duruyor. Senelerce profesyonel tenisteki kimse daha münzevi bir hayat yaşamadı. Antrenman rejimleri herkesin bildiği üzere çok tutucuydu – her gün saatlerce esneme, iyileşmeye yardım etmesi için bir basınç odası. Diyeti sertti, büyük galibiyetlerden sonra kendine izin verdiği bir parça çikolata (evet, bir parça) dışında zevke izin vermeyen şekilde, sadece performansı arttırmaya yönelik düzenlenmişti. Ama artık kendine izin veriyor gibi gözüküyor –sadece birazcık da olsa- En azından, denge için çabalıyor. Toronto’da soyunma odasına doğru yürürken, Djokoviç’e Stefan ile dondurma yiyip yemediğini soruyorum. Gülüyor. “Evet, hepimiz dondurma yiyoruz. Sağlıklı dondurma.”
Kaynak
“Kazanmak İçin Varım” Novak Djokoviç, Martı Yayınevi
“Djokoviç Eski Günlerine Nasıl Döndü?” Socrates Dergisi
Novak Djokoviç, Wikipedia